Şebnem İşigüzel Frankfurt Kitap Fuarı'nın davetlisi olarak Frankfurt'da

Almanca'ya çevrilen Çöplük isimli romanı büyük ilgi gören Şebnem İşigüzel'in, Frankfurt Kitap Fuarı'nda katılacağı etkinlikte yapacağı konuşma:

Değerli konuklar,

Edebiyat ülkelerin güzel sesidir. Kimi zaman huzursuz evler gibidir ülkeler. Yazarlar, o evlerin, o ülkelerin güzel çocuklarıdır. Ve yazarlar ülkelerinin iyiliğini, halklarının mutluluğunu isteyenlerdir. Aksi halde darbe yapan bir general, birlikte yaşadığı farklı etnik kimliklere karşı tahamülsüz, baskıcı insanlar olurlardı. Yaşadıkları topluma acı ve kederden başka birşey vermezlerdi. Sadece kendi iktidarlarını isterlerdi.

Yazarlar sadece romanlarını yazmak isterler. Yazarlar sadece yazmak isterler. Çoğunlukla iyi insanlardır. İstisnalar dışında ellerini sadece romanlarında, yazdıklarında kana bularlar. Bir insanın canına sadece yazdıkları satırlarda kıyarlar, çoğu zaman…

O zaman yazarlardan, romanlardan, kitaplardan niye korkarız ?

Romanlardan korkaklar korkar. Bu sebeble bütün otoriter rejimler önce kitapları yasaklar, yakar. Önce yazarlar asılır. Çünkü fikirler dünyayı değiştirebilirler.

Ülkeler vardır utançları olan, darbe üstüne darbenin yapıldığı, yıl 2009 hala demokratik olamayan, yalanlarla zehirlenmiş tarihine dört elle sarılan. Böyle bir ülkede yazarlar memleketlerinin gizli cennetidir. Her dertli ülkenin böyle kahramanları, yazarları vardır. Kahraman olmak için kalabalıkların başında yürümek gerekmez. Kimi ülkelerde hiç yılmadan yazmak kahramanlıktır.

Ben ülkemin güzel sesiyim.

1973 yılında doğdum. İlkokula başladığım yıl 1980 darbesi oldu. Babamın küçük kütüphanesini elbirliğiyle korku içinde yok ettik. Yazdan kalma bir günde bütün evlerin bacaları usul usul tüttü. Kitaplarımızı yaktıklarını anlamasınlar diye annem sobaya giysilerimizi attı ve bizi tembihledi: “Eski giysilerinizi yakıyorum.”

“İyi ama bizim hiç eski giysimiz yok ki,” dedim. Okuma yazmayı öğrenmeden kitapların yakıldığını gören bir çocuk, ben, yazmaya hayatımı adadım. Pişman değilim. Ben bir romancıyım ve dünya için de güzel bir gelecek yazmak isterim. Umutluyum.
Frankfurt Kitap Fuarında kendimi edebiyatın güzel evinde gibi hissediyorum. Dünyanın bütün yazarlarının mutluluk içinde bir arada yaşadığı güzel bir ev. Thomas Mann uzun yürüyüşünden dönüyor, Orhan Pamuk şömine başında Nabokov ile şakalaşıyor, Gao Xingjian pencereden bakıyor, Borges “Yağmur yağacak,” diyor, Virginia Woolf kendine bir fincan çay alırken, “Yanılıyorsun,” diye cevap veriyor.

Gelecekte bu evde yaşamayı hayal eden meraklı bir çocuk gibi bahçe çitlerinin etrafında dolanıyorum. Frankfurt Kitap Fuarında, edebiyatın bu güzel evini hayranlıkla izliyorum.